ÇED gerekli değildir kararının iptali davası ( Tekirdağ) Ekoloji Davası: 01 June 2016 - 08 March 2018

ÖZET

Saray Doğayı Koruma Derneği ve Saray Belediyesi, üçüncü havalimanı projesinde kapsamında, İGA Havalimanı A.Ş.’nin Tekirdağ Valiliği’den aldığı ‘ÇED Gerekli değildir’ kararıyla Safaalan Mahallesinde açtığı ve onlarca hektar ormanlık alanın katledilmesine neden olan granit ocağına karşı verdiği hukuk mücadelesini kazandı. Saray Doğayı Koruma Derneği ve Saray Belediyesi’nin daha önce yaptığı başvuruyu reddeden idare mahkemesinin kararını bozan Danıştay 14’üncü Dairesi, , ‘ÇED gerekli değildir’ kararını iptal etti. Danıştay’ın bu kararını değerlendiren Saray Doğayı Koruma Derneği,  “Bu karar bölge ve bahse konu proje içeriği hakkında gerçek anlamda adaletin yerine getirildiği anlamına gelmiyor, ne yazık ki geciken adalet, ekolojik dengede telafisi imkânsız zararlara neden oluyor” açıklamasında bulundu.

İDARE MAHKEMESİ “ÇED GEREKLİ DEĞİLDİR” KARARINI YERİNDE BULMUŞTU

Saray Doğayı Koruma Derneği, tamamı 100 hektarlık orman arazisinde kalan ve İGA Havalimanı A.Ş.nin başvurusundan sadece 6 gün sonra verilen “olur”la, hukuk tanımaz bir biçimde açılan, granit ocağı projesinin iptali amacıyla 01.06.2016 tarihinde dava açmış, Tekirdağ İdare Mahkemesi’nin “yürütmeyi durdurma” kararı vermeksizin sonuçlandırdığı davada, Tekirdağ Valiliği İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü’nün vermiş olduğu “ÇED Gerekli Değildir” kararını yerinde bularak davanın reddi yönünde karar vermişti.

Saray Doğayı Koruma Derneği ve Saray Belediyesi, Tekirdağ İdare Mahkemesi’nin ret kararını yüksek yargıya taşıyıp, Danıştay 14’üncü Dairesi’ne başvurdu. Bu başvuruyu kabul eden Danıştay 14’üncü Dairesi, Tekirdağ İdare Mahkemesi’nin ret kararını bozarak davaya konu işlemin iptaline karar verdi.

Süreci başından itibaren takip eden hukuk mücadelesini yürüten Saray Doğayı Koruma Derneği yöneticilerinden Av. Mustafa Kurtul Karabulutlar ve Av. Demet Karpat Erol’a Danıştay’ın kararını şu şekilde değerlendirdiler: “Bu karar bölge ve bahse konu proje içeriği hakkında gerçek anlamda adaletin yerine getirildiği anlamına gelmiyor. Ne yazık ki geciken adalet, ekolojik dengede telafisi imkânsız zararlara neden oluyor.  Ancak Danıştay’ın bu kararı, İdare’nin benzer acelecilikte, bilim ve hukuk normlarına aykırı bir şekilde vermiş olduğu ‘ÇED Gerekli Değildir’ konulu kararlarına karşı bir nebze de olsa anlam ifade etmekte,  Yerel İdare Mahkemelerine ise ivedi yargılama usulüne tabi, bilhassa Çevre Hukukuna konu davalarda ‘yürütmenin durdurulması’ hakkındaki kararlarını ‘yaşam hakkının üstünlüğü’ prensibine dayalı olarak yargılamanın başlangıcında tesis etmesi gereğini hatırlatır niteliktetir.”