İstanbul Sirkeci'deki tarihi Büyük Postane'nin restorasyon inşaatında restoratör olarak çalışan Dilek Dayar 26 Temmuz 2018 tarihinde inşaatta çalışırken iskeleden düşüp yaşamını yitirdi. Olay günü dış cephenin restorasyonu için kurulan iskelede bulunan Dayar’ın yağmurun başlamasıyla birlikte içeriye girmek istediği fakat yönetmeliğe göre 30-35 cm olması gerekirken 110 cmlik boşluk bırakılan duvar ile iskele arasından aşağıya düştüğü iddia edildi.
İskelenin hatalı kurulumundan ve ihmal yüzünden gerçekleştiği belirtilen olayda restorasyonu Adım Restorasyon şirketi yaparken iskeleyi de Karacan İnşaat kurmuştu. PTT, Dayar’ın ölümü ardından çalışmalara kısa süreli ara verme kararı aldı. Dilek Dayar’ın ölümü ardından milletvekilleri, sendikalar ve insan hakları örgütleri 2021 yılına değin süren eylemlerine başladı. Dayar'ın ölümüne ilişkin yürütelen soruşturmada takipsizlik kararı verilmesi üzerine eylemler devam etti. Ölümüne ilişkin davanın ilk duruşması ölümünden 16 ay sonra Çağlayan’da görüldü.
Devrimci Yapı İnaşat ve Yol İşçileri Sendikası (Dev Yapı-İş), İnşaat İşçileri Sendikası (İnşaat-İş) ve Basın Yayın İletişim ve Posta Emekçileri Sendikası (Haber-Sen), Sirkeci Postanesi önünde eylem yaptı.
Eylemden 1 gün önce, Dilek Dayar'ın ölümü ardından başlatılan soruşturmada restorasyonu yürüten Adım Restorasyon şirketinin ortaklarından Adnan Karadeniz asli kusurlu bulunmuş, İmran Karadeniz ise tali kusurlu bulunarak serbest bırakılmıştı.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun da katıldığı eylemde “Kaza değil, kader değil, cinayet” pankartı ile basın açıklaması yapıldı. Açıklamada, Türkiye’de 2018 yılının ilk altı ayında en az 907 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiği söylenirken "işçi güvenliğinin şantiyelere girmesi ancak inşaat işçilerinin örgütlü mücadelesi ile olacaktır" denildi.
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu Dilek Dayar'ın ölümüne ilişkin soru önergesi verdi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'a ilettiği sorular:
1. 26 Temmuz Perşembe günü saat 10.30’da yaşanan olay öncesi işçiler havanın rüzgârlı olduğunu belirtmesine rağmen çalışmalara ara verilmemesinin gerekçesi nedir?
2. İskele ile pencere arasındaki mesafenin 30cm ya da 50cm olması gerekirken; Dilek Dayar’ın düştüğü iskele ile pencere arasında 150 cmlik bir mesafe olduğu iddiaları doğru mudur?
3. İskele kurulumunu gerçekleştiren ana firma olan Karacan Grup yetkilileri hakkında bir soruşturma başlatılmış mıdır?
4. İş güvenliği için kullanılan halatın kısa olduğu, işçilere baret verilmediği iddiaları doğru mudur?
5. Adım Restorasyon hakkında soruşturma başlatılmış mıdır?
6. İskele kurulumu teknik ekip gözetiminde, yönetiminde yapılmış mıdır?
7. Yapılmışsa İskele kurulumundan sorumlu teknik personeller kimlerdir?
8. Sorumlu İş sağlığı ve güvenliği uzmanı kimdir?
9. Sorumlu is sağlığı ve güvenliği uzmanının restorasyonda yaptığı kontroller nelerdir?
10. İş sağlığı ve güvenlik hizmeti Karacan İnşaattan mı alınmıştır?
11. Karacan İnşaat şirketi ne zaman kurulmuştur?
12. Karacan İnşaatın yöneticileri kimlerdir?
13. Türkiye de 2013-2018 yılları arasında İnşaat İskelesi kaza sayısı kaçtır? Kazalarda yaralanan hayatını kaybeden işçi sayısı kaçtır?
14. Bunca yasaya, tedbirlere rağmen İnşaat iskele kazalarının önlenememesinin nedeni nedir?
Sirkeci postanesi önünde gerçekleştirilen eyleme Dilek Dayar'ın ailesi yanı sıra; DİSK'e bağlı Dev Yapı-İş, Limter-İş, İnşaat-İş, KESK’e bağlı Kültür Sanat-Sen, Haber-Sen 4 No’lu Şube, Nevval Kültür ve Dayanışma Derneği, Tüm Restoratörler ve Konservatörler Derneği, Emek ve Onur İşçi Derneği ile aralarında ÖDP, HDP, ESP, Devrimci Parti'nin de olduğu çok sayıda siyasi parti katıldı. “Kaza değil, kader değil, cinayet”, “Dilek’in katili, taşeron sistemi ve kar hırsıdır!” yazılı pankartların taşındığı eylemde basın açıklaması da yapıldı. Kültür Sanat-Sen İstanbul Şube Yöneticisi Buket Kafadar Son’un okuduğu açıklamada “Devletin koruması altında olan kültür varlıklarının restorasyon işlerini alan firmalar paranın peşinde, restorasyon emekçileri ise korumanın derdindedir” denilen açıklamada işçilerin örgütlenmesinin de altı çizildi.
İstanbul Çağlayan adliyesi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasına, DİSK, Kırkyama Kadın Dayanışması, Dev Turizm-İş, Dev Yapı-İş, İnşaat-İş, Genç İşçi Derneği, SODAP, Devrimci Anarşist Faaliyet, Sosyalist Emekçiler Partisi ile HDP milletvekilleri Erkan Baş ve Hüda Kaya yer aldı.
Dayar'ın avukatı dava sürecine dair yaptığı açıklamada Adım Restorasyon İnşaat şirketinin şantiye şefi İmran Karadeniz'in tali kusurlu sayılarak serbest bırakıldığını, şirket ortaklarından Adnan Karadeniz'in ise asli kusurlu bulunmasına rağmen savcılık tarafından tutuklanmasına yönelik işlem yapılmadığını aktardı.
Yaptığı açıklamada etkin bir soruşturma yürütülmediğine işaret eden Dilek Dayar'ın kuzeni Gülbahar Kavcu ise "iş güvenliğine ve iskelenin kurulumuna yönelik sorduğumuz onlarca sorunun cevabı dosyada yoktur. Deliller toplanmamıştır. Kazanın asıl sebebi ise açık ve net olarak göstermektedir ki iskele yasa ve yönetmeliklere uygun bir biçimde kurulmamıştır" dedi. Kavcu, deliller toplanmadığı halde sorumluların serbest bırakılmasının ve tüm sorumluların tutuklanmamış olmasının CMK'nın 100. maddesi kapsamında ağır bir yasa ihlali olduğunu söyledi.
Dilek Dayar Dava İzleme Komisyonu, Dayar’ın ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmada verilen takipsizlik kararının ardından "Dilek Dayar için Adalet" yazılı pankartın asılı bulunduğu İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi’nde bir basın toplantısı düzenledi. Açıklamada, iş cinayetlerindeki cezasızlığa dikkat çekilerek Dilek Dayar davasında verilen takipsizlik kararının geri alınması ve etkin bir soruşturma yürütülmesi istendi.
Dayar ailesinin avukatı Avukat Sevgi Evren, “Bunun bir iş cinayeti olduğunu ısrarla söyledik. Olaydan sonra başlatılan soruşturmada ne Karacan Grup ne de PTT veya devletin başka bir kamu kurumu kapsama alındı. Tutuklanmış olan şüpheli de çok kısa bir süre sonra, bilirkişi raporunda tali kusurlu bulunarak serbest bırakıldı. Aynı raporla asli kusurlu bulunan şüphelinin tutuklanması talebimiz de kabul edilmedi. Tüm bu ihaleler üzerine Karacan Grup Şirketi ve PTT yetkilileri hakkında yaptığımız şikâyette ise bir arpa boyu yol gidilemeden PTT yetkilileri Selahattin Ekici (İstanbul PTT Başmüdürü) ve Kenan Bozgeyik (Posta Ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürü) hakkında takipsizlik kararı verildi.” Savcılığın hiçbir delil toplanmadan bilirkişi raporuna dayanarak PTT hakkında takipsizlik kararı verdiğini kaydeden Sevgi, Adım Restorasyon Şirketi sahibi ve yetkililerinin çalışma sırasında gereken tedbirleri almadıkları, Karacan Grup Şirketi’nin ise iskeleyi usulüne uygun olarak kurmadığı, denetlemediği ve düzeltmediği için sorumlu olduğunu söyledi.
DİSK/Dev Yapı-İş 4 Aralık 2019 günü 5. Asliye Ceza Mahkemesi'nde gerçekleşecek dava için çağrıda bulundu. Dava günü duruşmaya ilişkin bilgileri aktaran örgüt, Dayar ailesinin avukatı Sevgi Evren'in "Sanıkların ifadeleri ihmaller zincirini ortaya döktü. PTT’nin, Karacan Grup’un ve Adım Restorasyon’un ortak sorumluluğunda, kasıtla bu cinayet işlendi. Mahkeme tüm taleplerimizi kabul etti. İş cinayetlerinde cezasızlığı önleyene kadar mücadeleye devam edeceğiz" sözlerini paylaştı.
Dilek Dayar eylemlerinin takipçisi olan Tüm Restoratörler ve Konservatörler Derneği 22 Ocak Cuma günü İstanbul Çağlayan 5. Asliye Ceza Mahkemesi'ne görülecek davaya destek ve dayanışma çağrısında bulundu.
Restoratörler Derneği yanında Dilek Dayar'ın duruşması öncesi açıklama yapan bir grup avukat, Dilek ve iş cinayetlerinde hayatını kaybeden tüm işçiler adına 22 Ocak günü görülecek davanın çağrıcısı oldu.
“Savcılık aşamasında alınan rapora göre alt işveren olan ‘Adım Restorasyon’ kazanın yaşanmasında ana sorumlu tutuldu ve şirketin yetkililerinden İmran Karadeniz tutuklandı. Kısa bir süre sonra tutuklu sanık da serbest bırakıldı” bilgisini paylaştı.
Avukatlar, savcılık aşamasında alınan rapora göre alt işveren olan Adım Restorasyon'un kazanın yaşanmasında ana sorumlu tutulduğu ve şirketin yetkililerinden İmran Karadeniz2in tutuklandığını fakat kısa bir süre sonra serbest bırakıldığını hatırlattı.
Sürdürülen mücadele ardından PTT A.Ş.den ihale alan ana firma Karacan Grup İnşaat'ın yetkililerinin de soruşturmaya dahil edildiğini yineleyen avukatlar, PTT'nin kusursuz sayıldığını, etkin bir soruşturma yürütülmediği için PTT A.Ş. yetkililerinin sorumluluğuna dair Anayasa Mahkemesi'ne başvuru yapıldığını, mücadelenin devam ettiğini ifade etti.