26-31 Ocak tarihleri arasında 25 bin sığır Brezilya Santos Limanı’na getirilerek Minerva Foods’a ait NADA gemisiyle zorla taşınma sürecine girdiğini ve bu 23 günlük süreç içerisinde sığırların içinde bulunduğu kötü koşulları, hayvan özgürlüğü aktivistlerinden Zülal Kalkandelen ilk defa 5 Ocak 2018 tarihinde gündeme getirdi.
18 Şubat günü, Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu, Ankara’da Brezilya Büyükelçiliği önünde, İstanbul ve İzmir’de Brezilya Konsoloslukları önünde toplanarak eşzamanlı bir eylem gerçekleştirdi. Geminin 21 Şubat’ta Mersin Limanı’na yanaşacağını belirten grup basın açıklamasında canlı hayvan ticaretini gerçekleştiren şirketlere ve devletlere seslenerek, “Hayvan ticaretini derhal durdurun. Hayvanlar mal, köle veya makine değildir,” dedi.
Gemi Mersin Limanı’na yanaştığında Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu ve Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM) üyeleri, Cumhuriyet Halk Partisi Mersin milletvekilleri Fikri Sağlar ve Serdal Kuyucuğlu ile ortak bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Basın toplantısından önceki gün, Mersin Barosu, gemideki sığırların ulusal ve uluslararası mevzuata aykırı bir şekilde taşındığı gerekçesiyle Mersin Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş fakat sonuç alamamıştı.
Bağımsız Hayvan Hakları Topluluğu, Hayvan Hakları İzleme Komitesi (HAKİM), Hayvan Hakları Federasyonu ve Türkiye Vegan ve Vejetaryenler Derneği gibi hayvan hakları hareketinde yer alan birçok örgütün çağrısıyla Göktaşlar Et’in Esenyurt’taki binası önünde protesto gerçekleştirildi ve basın açıklaması okundu. Basın açıklamasında bu vahşete sessiz kalınmayacağı dile getirildi.
Brezilya'dan zorla getirilen hayvanlarda şarbon hastalığı görülmesi üzerine HAKİM Sözcüsü Veteriner Burak Özgüner, Dahiliye Doktoru Oğuzcan Kınıkoğlu ve hayvan özgürlüğü aktivisti ve gazeteci Zülal Kalkandelen, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nde basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasında şarbon hastalığının canlı hayvan ticaretinin bir sonucu olarak değerlendiren katılımcılar, canlı hayvan ticaretinin yasaklanmasını ve hayvanların özgür bırakılmasını talep etti.
Basın toplantısını duyurmaları üzerine sosyal medyada “sizi elek gibi eleyeceğiz, sizi kevgire çevireceğiz” gibi paylaşım ve tehditlerle karşılaştıklarını da dile getiren Kalkadelen, böylesi bir ortamda basın açıklaması gerçekleştirmenin bir sosyal sorumluluk olduğuna dikkat çekti. Katılımcılar, tüm bu baskılara rağmen canlı hayvan ticaretinin yasaklanması ve hayvanlara yaşam hakkının tanınması için mücadeleye devam edeceklerini belirtti.